İKİ GÜNÜ BİRBİRİNE DENK OLANLAR!

İKİ GÜNÜ BİRBİRİNE DENK OLANLAR!

07.04.22
07
Hasan Küçükkandemir
Hasan Küçükkandemir
Tüm Yazılar

                Modern zamanın bize dayattığı yoğun tempolu bu betonlaşmış hayatta öyle bir an gelir ki, insan varlığı, maddi dünyayı, metafizik dünyayı sorgularken bulur kendini. Bir süre sonra ince ince terler dökülür şakaklarımızdan. "Biz bu dünyaya niye geldik" veya "Madem dünyaya geldik buradaki gayemiz nedir" gibi sorular peşi sıra zihnimizi meşgul eder bir süre. Hatta bu sorular bazı geceler gözlerimizde bir kan çanağı olarak dışa vurur. Kiminin hakikat arayışı olarak tanımladığı bu metafizik ürperti hali peydah olduğunda ve bu hal dışa vurduğunda büyükler şöyle der; "Evlat bir inşirah oku ve rahatla"  Okur, kalbimi rahatlatırım. Peki ya aklımı nasıl rahatlatacağım? Elbette inşirah suresinin mealini okuyarak. Peki ne diyor İnşirah suresi?


                Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?

2/3- Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?

4- Senin şanını yüceltmedik mi?

5- Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

6- Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır!

7- Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul!

8- Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!


               İnşirah suresinden naçizane iki ders çıkarıyorum.  Birincisi, sabrı tavsiye ediyor. İkincisi, sabrı muhafaza ederek bir menzil tayin ediyor. Adeta "Rükûya kalk ve gözünü ufka dik" diyor. Bu ayeti daha müşahhas hale getirmek için Hz. Peygamberin şu Hadis-i Şerifini paylaşmakta fayda var: “ İki günü birbirine denk olan ziyandadır, aldanmıştır”. Ayetin bana tayin ettiği menzil ise yarınımın bugünümden daha hayırlı olacağı kadar çalışmak. Bu menzilin sonunda, gözümüzü diktiğimiz ufukta ne var Allah bilir. Kanaatimce benim mesuliyetim menzile giden yol üzere olmak. Oraya varmak değil! Benim mesuliyetim eğildiğim yerden kalkmak ve gözümü ufka dikmek. Ufka varabilmek değil! Nitekim, Selahaddin Eyyubî Kudüs seferine çıkarken hocası kendisine ‘atının alnında zafer görüyorum’ dediğinde, ‘biz seferden sorumluyuz, zaferden değil’ diyerek, yüzlerce yıl evvelinden yol göstermişti bize.


Modern zamanda bu usule oldukça uzak kaldığımız da bir gerçek. Sanayide, teknolojide, düşünce dünyasında “Batı”dan neden geri kaldığımız sorusuna farklı cevaplar verilebilir elbette. Ancak benim cevabım “çalışma usulümüzü kaybettik” olur. Sonuç odaklı çalıştığımızda, sınavda 100 puan almaya odaklı çalıştığımızda bu bizi kopya çekmeye itiyor. Bir defa kopya çektiğimizde bu bizim usulümüz haline geliyor. Dolayısıyla ahlakımızı kaybediyoruz. Ahlakı kaybettiğimizde ise yaptığımız çalışmalar ne olursa olsun ortaya rahmet çıkmıyor.


Yanlış anlaşılma ihtimaline binaen bu çalışma azmi, bu eylem ve hareket halinin neyi ihtiva ettiğini de açıklamak gerekiyor. Kabul ediyorum ki, müslüman idealleri olan insandır. Yapacağı çalışmalarla çağını aşacak, topluma faydalı olacak düşünce ve ürünler üretmek durumundadır. Ancak iki günü birbirine denk olmama hali sadece bundan ibaret değildir. Umulur ki, tüm sıradanlığımızla yolda gördüğümüz bir taşı kaldırmak, boşa akan çeşmeyi kapatmak gibi eylemler de bizi ziyanda olmaktan alıkoyacaktır. 


İçimizdeki boşluğu ifade etmek üzere sorduğum “Biz bu dünyaya niye geldik” ve “Madem dünyaya geldik gayemiz ne” gibi sorulara verilebilecek cevapları tekraren ve hususen ifade etmekte fayda var. Ben bu dünyaya tembellik etmeye değil, menzili belli bir yol üzere çalışmaya, bir işi bitirip diğerine koyulmaya geldim. Dünyadaki gayem ise menzilime varmak değil menzilime giden yol üzere olmak.


Ezcümle, bugün hem bireysel, hem toplumsal olarak dünyalık işlerin arasında hepimizin inşirah meşketmeye ihtiyacı var. Zafer odaklı değil sefer odaklı olarak istikrarlı ve artan oranlı bir çalışma azmine ihtiyacımız var iki Hz. Peygamberin ifade ettiği iki günü birbirine denk olanlardan olmayalım, aldanmayalım.

Gelin yazımızı Mevlâna İdris’in Ellerimizin Büyük Boşluğu isimli şiirinden şu dizeleri paylaşarak ve dua niyetliyle bitirelim;


“…

Ol dedin olduk senden

Gel dedin geldik sana

Yaptıklarımız için

Yapmadıklarımız için

Elimizi, dilimizi Allah’ım

Bağışla bizi bağışla bizi

Başımız yerde

Açtık elimizi sevgilinle birlikte

Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan

Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından

Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım

Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım

Elimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz

Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına

İnşirah inşirah inşirah

Ayetin değil miyiz senin

Yâ Allah”