“Arkasız yiğitler arkanız Allah'tır.”
10.11.23
10 Kasım 1983. Dava ve
mücadele adamı Osman Yüksel Serdengeçti’nin vefatının yıldönümü. Rahmet ve
minnetle ile anıyorum.
Osman Zeki Yüksel (
D.25.Temmuz 1917, Akseki- Ö.10 Kasım 1983, Ankara, Türk Siyasetçi, Şair, Yazar).
Asıl adı Osman
Zeki Yüksel'dir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi öğrenciliği sırasında 1944 Mayıs ayında meydana gelen olaylara karıştığı
için Hüseyin Nihal Atsız'la birlikte bir süre hapis
yattı.
Hapisten
çıktıktan toplam 33 sayı yayınlanacak olan ve birçok sayısı siyasi irade tarafından
toplattırılacak olan Serdengeçti dergisini
yayımladı. Dergideki yazılarından dolayı okuyucuları onu
"Serdengeçti" olarak andılar ve bu nedenle kendisi de sonradan
Serdengeçti soyadını aldı.
1965-1969 yılları
arasında Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekilliği
yaptı. Partisine yönelttiği eleştiriler yüzünden bir süre sonra Adalet
Partisi'nden ihraç edildi.
Milletvekilliği
sırasında kravat takmadığı için uyarı aldı, uyarıları dikkate almayınca genel
kurula girişi yasaklandı. Bu kez beline bağladığı kravatla içeri girdi,
yakasına takması gerektiğini söyleyenlere ise “Kanunda nereye takılacağı belli değil. İstediğim gibi takarım”
dedi.
Yakalandığı
Parkinson hastalığının ardından 10 Kasım 1983' te Ankara'da
vefat etti ve Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı'na gömüldü.
Eserleri:
Mabediz Şehir, Bu
Millet Neden Ağlar? Bir Nesli Nasıl Mahvettiler? Ayasofya Davası, Mevlana ve
Mehmet Akif, Türklüğün Perişan Hali, Gülünç Hakikatler, Kara Kitap, Müslüman
Çocuğunun Şiir Kitabı, Radyo Konuşmaları, Akdeniz Hilalindir
***
Türk siyasi
hayatına damga vurmuş ve şiir gibi yaşamış nev-i şahsına münhasır enteresan
şahsiyet. Osman Yüksel Serdengeçti.
Eşinin ismi de
İsmet olan Osman Yüksel Serdengeçti ise “Şu
hayatta iki İsmet’ten çok çektim, biri hürriyetimden etti, diğeri zürriyetimden”
cümlesini kurarken hiç de haksız değildir.
Düzene muhalif
olan nice Osmanlar muarızlarına çok ‘çektirmiş’ olsalar da, hep daha fazlasını
çekmişlerdir aslında.
Siyasetin sıkıcı,
durağan, ciddi havasını ‘’bozan’’ ve her şeye rağmen gri bulutları gökkuşağına
boyayan bu adamların en kayda değer öncülerinden biri de Osman Zeki Yüksel’dir.
Nam-ı diğer;
Serdengeçti. Az bilinen kahramanların en fiyakalısı. İnadı, zekâsı, inceliği ve
savaşçılığıyla unutulmazlar çetesinin gayri resmi lideri.
Dik durmayı
sever, dövüşmeyi bilir ve yolunu cesaretiyle yürür. Hep nüktedan ve daima
inatçıdır. Sözünü sakındığı görülmemiştir, lafı gediğine isabet ettirir ve
yalnızca dostlarına gönlünü açar.
Hayatla
arasındaki mesafeyi mizahla kapatmaya çalışır, siperlerde oturmaz, girdiği
meydan savaşlarından hep tek başına çıkar ve kılıç gibi salladığı kalemiyle Arz’a
selamını gönderir.
Serden geçmiştir
çoktan, bunu herkes bilir. Susturulmaz ve uzlaşılamazdır. Bir devrin en
orijinal ve en yalnız dava adamıdır, bileğiyle yaşamıştır.
Aslında hikâye
şöyle başlar; Antalya-Aksekili bir genç, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih,
Coğrafya Fakültesi’nde felsefe eğitimi almaya gider.
Hikâye bu ya, son
sınıftayken 1944 Mayısında, katıldığı protesto gösterileri nedeniyle tutuklanır
ve okulundan atılır. Okula dönüş talepleri de itinayla reddedilir.
Çünkü Nihal Atsız
ve Alpaslan Türkeş’le hapis yatmış bir 3 Mayısçıdır artık, yani damgalı ve
tehlikelidir. İlk fişek bu sebeple patlar kafasında ve dönemin Milli Eğitim
Bakanı Hasan Ali Yücel’e hitaben ‘’yüksek
makamın alçak vekiline” diye başlayan arz dilekçesini yazarak savaş
meydanına yalınkılıç dalar.
Dilekçenin cevabı
ivedilikle hapis cezası olarak gelecektir elbette. Düzene, sisteme, işleyişe,
statükoya kafa tutar. Hapis uslandırmaz onu, aksine kalemini ve kalbini daha da
sivriltir.
Yarım kalan
eğitim hayatı ve hapishane günleri sonrasında şövalye ruhlu delifişek bir
delikanlı olarak mücadelesini sürdüreceği bir uç beyliği arar ve nihai kararını
vererek ilerde hayatının özeti olarak anılacak Serdengeçti dergisini kurar.
Kurucu başyazarı
olduğu matbuat tarihimizin en ilginç dergisi unvanını rahatlıkla alacak bu
tehlikeli ve atak yayın, 1947-1962 yılları arasında yalnızca 33 sayı çıkabilir.
Osman Yüksel’e göre tespih tamamlanmıştır.
Her sayısı ses
getiren, her yazısına dava açılan, hemen her sayısı toplatılan, aykırı, sert,
muzip, eleştirel, mizah dozu yüksek, muhalif bir yayındır Serdengeçti. Sürekli
kapatılır ve doğal olarak sahibi-başyazarı da zindanları evi beller. Osman
Yüksel asla yılmaz, karakteri buna müsait değildir.
Osman Yüksel Serdengeçti’nin seçme Sözleri:
-Bu dava, ayıya dayı demeyenlerin davasıdır.
-Bu devir âlimlerle zalimlerin birleştiği bir devirdir.
-Hayatımda iki şeyin millîsini sevmedim.
Biri milli şef, diğeri milli piyango.
-Bir santim
yükselmek için, bir metre eğilen başlar, baş olmaktan çıksın. Baş, yerini ayağa
teslim etmesin. Söz ayağa düşmesin.
-Bizim yolculuğumuz ebedi bir yolculuk. Bizler
ebedi yolcularız.
Önü, sonu
olmayan, bitmeyenin, tükenmeyenin, göçmeyenin, çökmeyenin yolundayız. Hak
yolunda bağrı yanık yolcularız.
Dünyada bizden başka hiçbir millet yoktur
ki, aynı coğrafi sahada bulunsun, aynı ırktan, aynı dil ve dinden olsun da ayrı
ayrı yaşasınlar. Sağ kolumuz bir yerde, sol kolumuz bir yerde kalış gibi tuhaf,
garip bir haldeyiz.
-Tarihi,
kitaplardan okuduk. Coğrafyayı, haritalardan öğrendik. Eskiden haritada dahi
büyük vatanımız varmış. Üç kıta ve yedi deniz emrimize amade imiş. Biz bunları
masal gibi dinledik; hayal gibi yaşadık. Bizlere muayyen bir siyasetin
mukadderat çizgisi gibi değişmeyen sınırlarını ezberlettirdiler. İşte vatanımız
burasıdır ”dediler.
-Bu millet büyük mazisini, bütününü, canını
cananını kaybetti. Onu arıyor! Ondan ağlar!
-Bir ayaklarını
Hacı Bayram'a, diğer ayaklarını Amerika'ya basarak milleti aldatmak
isteyenlerin sonları hüsrandır.
Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti,
“Bir Kahraman Bekliyoruz” adlı
şiirinde Türk gençliğine şöyle sesleniyordu.
“Kal'a gibi dik
başın bulutlarla yarışsın,
Dalga dalga saçların rüzgârlarla karışsın!
Adını nakşedelim,
eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırdan asırlara...
Savletinle
titresin yeniden doğu-batı
Ve kurulsun Allah'ın ebedi saltanatı..
.
Ufukları kaplasın
bayraklarımız al, al,
Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal!
..
Kahramanlar
büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler, canım nazlı hilali...
Ordularım yeniden
Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin!
Selam dursun
karşısında bütün şerefler, şanlar!
Namını tebcil etsin, yıldızlar Kehkeşanlar...
İçimde hiç
sönmeyen bir fetih sevdası var.
Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!
Bir sada duymak
için sahralara düşeyim.
Helal olsun bu yolda, varım yoğum her şeyim!
..
Volkan gibi lav
atmış, ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm.
Bir deha
bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.
Sinesinde
birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!
Çık, nerdesin,
zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz..
Musa ol! Hakka
yüksel! Tecelli et de Tura.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan gark olsun nura!
İstiyorum yeniden
bir hilkat istiyorum,
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat,
hakikat istiyorum! ..
Toros dağlarının
korkusuz yiğit insanı Serdengeçti, Anadolu’nun hasbi çocuklarının gür sesi
olmuş, hürriyetinden olmuş, sıkıntılara katlanmış ve doğruları söylemekten hiç
kaçınmamıştır. Kendi tabiri “Arkasız yiğitler arkanız Allah'tır.” Şuuru hareket etmiş. Arkasız yiğitlere örnek olmuştur.
Bu vesile tekrar 10 Kasım’da vefat
eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osman Yüksel Serdengeçti ve tüm mücadele adamalarına
Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum.
Baki Selamlar.
Not: Bu yazı 1011.2023 tarihinde Konya Yenigün