Allaha mektup yazan bir deli (!)
16.08.21
Cenabı Allah’ın
değişik meşreplerde yarattığı veli kulları vardır. Kimi meczup meşrepli, kimi
alim meşrepli, kimi deli meşrepli, kimi ise halim selim haldedir. Biz onların
bazılarının veli, Allah’ın dostlarından olduğunu biliriz ama bazıları bilemeyebiliriz.
O da Allah’ın takdiridir. O ne dilerse o olur.
Size geçmişte
yaşanmış bir olayı alıntı yapacağım. Yıllar önce, vefatından önce Elâzığ Akıl
Hastanesi'nde yatan bir 'akıl hastası', Allah'a yazdığı mektup ile 'akıllıyım'
diyenlere ibretlik veren bir yalvarışı.
Elazığ Akıl ve Ruh
Sağlığı Hastanesi’nde tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden bir delinin(!) Allah'a yazdığı mektup;
“Ben dünya kürresi,
Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden,
El-Aziz (Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi)
sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz,
Çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin,
Ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken,
Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakim’inin
Dergahı Uluhiyetine son arzuhalimdir..!
Ben gam (dertlilik)
deryasında,
Fakirlik vatanında,
Horluk ve rezillik kaftanında
Padişah yapılmışım...!
Meyvalardan
dağdağana,
Çalgılardan ney-kemana kapılmışım…
Benim yatağım akasya dikeninden,
Yorganım kirpi derisinden farksızdır.
Kalbim Ayizman’ın (Hitlerin işkenceci Nazi Komutanı) fırını,
Ve sahranın çöl fırtınasıdır...!
Ruhum aşık-ı Hüda
Mahbub peresttir,
Lakin aklım kaderin cilvesi ve
talihin sillesiyle gurestir (gelgittir)..!
Bana gelen derdü
gamın kilosu beleştir.
Nerde bir güzel varsa bana karşı
Keleştir (yüz vermez, cesaretlidir),
Bütün yiğitlerde bana hep ters ve terestir.
Aylar geçti,
Tek temizliğim,
Gözyaşıyla ve kara toprakla aldığım
Teyemmüm abdesttir...!
Yani, içtiğimiz kezzap suyu,
Mezemiz ise ateştir...!
Ol Resuli zişan ve
Sultanı dücihan:
“Cenabı Allah’ın insanları dünya,
Dünyayı ise insanlar için yarattığını;
Ruhları vücut için,
Vücutları ise ruhlar için yarattığını;
Erkekleri kadınlar;
Kadınları erkekler için yarattığını;
Cenneti mü’min kullar,
Mü’min kulları da cennet için yarattığını;
Cehennemi inkârcılar ve münafıklar,
İnkârcıları ve münafıkları da
Cehennem için yarattığını”
Hadisleriyle haber vermiştir..!
Peki acaba benim gibi
meczup divaneleri
Ne maksatla halk etmiştir..?
Bilen babayiğit,
Meydana çıkıp söylesin..!
Allah sana iman verdi
sen tuğyan edersin;
O in’am etti sen küfran (nankörlük) edersin;
O ikram etti sen inkar edersin;
O ihsan etti sen isyan edersin;
Bir de kalkıp bana deli divane diye
Bühtan edersin..!
Bu söylediklerimin
hepsi
Ruhumun içinde cenk etmektedir..!
Eğer dilekçemin cevabı gelirse
Bu manevralar sona erecektir.
Şimdi adresimi arz
ediyorum:
Kur’an’ı geldiği yere,
Yine Kur’an’ı getiren geri taşısın.
Madem ki ahkamı ve ahlakı kalmadı,
Kur’an’ın kağıdı ve yazısı neye yarasın..!
Taki Hz. Muhammed Mehdi (A.S) gelince
Yeniden okunup yaşansın..!
Ey zerrelerden
kürrelere,
Yerlerden göklere
Bütün alemlerin Rabbi..!
Ey cemadi, nebati,
hayvani,
İnsani, ruhani ve nurani
Her şeyin ve herkesin yegane sahibi..!
Ey iman ve şuur ehli
kalplerin
En yüce habibi..!
Ey dertli bedenlerin
kederli gönüllerin,
ve yaralı yüreklerin tabibi..!
Ben biçare kulun ki;
Garipler garibi,
Hüzünlerin esiri,
Zulümlerin muzdaribi,
Öksüz, yetim ve
Sahipsiz bir tımarhane delisi..!
Ama kutsi muhabbet ve
Hasretinin divanesi!…
Herkesi ve her şeyimi
elimden aldın,
Ama sana sığındım,
Aşkına sarıldım,
Yegane Sen kaldın!.
Yurdumdan yuvamdan,
Evimden barkımdan ayırdın,
Gurbete ve hasrete saldın,
Ama onları ararken Sana ulaştım,
Sevdana daldım..!
Böylece fani ve hayali
Görüntülerden kurtarıp
Hakiki tecelline mazhar kıldın..!
Yüceler yücesi
Rabbim,
Efendim..!
Hakk’tan saparak ve
haddimi aşarak,
Haşa senden,
Burak bineği,
Cebrail seyisi,
Sidretül Münteha menzili,
Cümle mahlûkatın en şereflisi,
Rahmanın en mükemmel
Tecelli ve temsilcisi..!
Kainatın fahri ebedisi,
Ahir zaman Nebisi ve Mehdisi,
Levhi Mahfuzun (Kader projesinin)
Tercümanı ve tebliğcisi,
Efendiler efendisi
Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in Mahbubiyetini mi istedim..!
Hanif Dinin üstadı ve
nice Nebilerin atası
Hz. İbrahim’in haliliyetini,
Hz. Süleyman’ın saltanat ve servetini
Hz. Musa’nın Celadet ve cesaretini,
Hz. İsa’nın ruhaniyetini mi istedim..?
Hz. Ebu Bekir
Sıddık’ın
Yüksek fazilet ve kurbiyyetini,
Hz. Ömerül Faruk’un
Dirayet ve teslimiyetini,
Hz. Osman’ı
Zinnureynin asalet ve sehavetini,
Hz. Aliyyül Murtaza’nın
İlim ve velayetini mi istedim..?
Senden mülkü
hâkimiyet,
Şanü şöhret, malü servet mi talep ettim..?
Senden vücuduma sıhhat ve afiyet,
Aklıma ziya ve selamet,
Hayatıma huzur ve istikamet dilendimse,
Bunlar için de bin kere tevbe ettim..!
Çünkü Şeriatın iptal,
Tarikatın ihmal,
Hakikatın ihlal ve mü’minlerin iğfal edildiği
Bir zillet ve rezalet döneminde,
Bana akıl ve mükellefiyet verseydin,
Bu sadece benim mesuliyet ve
Mahzuniyetimi ziyadeleştirecekti..!
Sultanım Efendim:
Ben Senden sadece seni istedim;
Pahası elbet böyle yüksektir ve
Tüm sevdiklerimi ve sahiplendiklerimi
Uğruna feda etmektir...!
Rabbim,
Elbet vardır hikmeti ki,
Bu kuluna
Böyle zillet ve zahmet çektirirsin...!
Ben haşa itiraz değil,
Naz ederim ama,
Umarım Sen niyaz kabul edersin..!
Aile efradımı,
Aklı izanımı alıp beni hicrana saldın..!
Ama yine de şükür;
Ya akıllı kalıp
Ama hain ve hilekâr olaydım..!
Ya varlıklı kalıp ama
Zalim ve sahtekâr olaydım…
Ya âlim ve saygın
kalıp ama
Gafil ve riyakâr olaydım…
Ya arkalı etraflı
kalıp ama
Azgın ve zulümkar olaydım…
Ya sağlıklı sefalı
kalıp ama,
Sapıtmış,
Ahlaksız ve vicdansız olaydım!..
Derdü bela ki,
Sabredenlerin vesile-i miracıdır.
Müminler kalbimin tacı,
Mücrimler rahmetin muhtacı,
Münkirler hikmetin icabı,
Sadık ve aşık ehli cehd adaletin ilacıdır..!
Velakin bu münafık
Hain ve zalimler ise çıban başıdır,
Akrep gibi sancıdır;
Şerefli insana,
Helali dışında bütün kadınlar
Kızlar ana-bacıdır..!
Ey Rabbim,
Efendim..!
Malum-u aliniz ve
zaten yüce takdirinizdir ki;
Ne özenli-bezekli elbiselerle
Gezdiğim bayramlarım oldu..!
Ne onurlu ve huzurlu
Seyahatlerim ve seyranlarım oldu..!
Ne etrafımda hizmet ve rağbet gösteren
Dostlarım ve hayranlarım oldu..!
Lezzet ne imiş,
izzet ne imiş ve fazilet ne imiş tatmadım;
Ama şikâyet şekavettir;
Bütün bu fani ve fena nimetlerin
Asıl sahibi olan
Padişahlar Padişahını buldum..!
Beni yoktan var
ettin,
İman ve hidayet buyurup
Varlığından haberdar ettin,
Ama aklımı alıp kulunu bi-karar ettin,
Sana sonsuz şükürler olsun..!
Şimdi son dileğim
beni yanına al ve
Bir daha huzurundan ve
Sonsuz nurundan ayırma,
Ne olursun..!
Umarım
Bu dilekçeyi yazdım diye
Bana darılmazsın;
Çünkü ;
Zaten Zatından gayrıya
Yalvarıp yakarmanın
ŞİRK olduğunu buyurdun..! ”
Yukarıdaki
yalvarış bir delinin değil olsa olsa kalp gözü açık bir velinin Allah’a
ilticası olsa gerek.
Eskilerin tabiri ile “Nice kepenek altın gizli er kişiler vardır” ama bizler
göremiyoruz.
Kişinin itibarı;
malı, mülkü, makamı ve nüfuzu ile ilgili değil Cenabı Allaha kulluğu ve
yakınlığı ile olsa gerek. Çünkü diğerlerinin hepsi bu dünyada kalırken, kalbi
selim bir kulluk ebedi hayatımızda bizimle beraber olacak, kurtuluşumuza vesile
olacak. Yazımızı Yusuf peygamberin duası ile tamamlayalım. Teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn. "…
(Ey Rabbim!) Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına
kat!"
Kaynak: https://www.haber7.com/guncel/haber/2882761-akil-hastanesinden-bir-delinin-allaha-mektubu