Oruç Tutmanın Bilimsel Faydaları

Oruç Tutmanın Bilimsel Faydaları

07.05.22
07
Zeynep Sude  ÇETİN
Zeynep Sude ÇETİN
Tüm Yazılar
      Müslümanlar, tüm kutsal kitaplarının ramazan ayında indirildiğini İbrahim ,Tevrat, Mezmurlar, İncil ve Kuran’ın birinci, altıncı, on ikinci, on üçüncü ve yirmi dördüncü günlerde intikal ettiğini kabul ederler. Ramazanlar, sırasıyla Muhammed'in ilk Kuran vahyini Ramazan'ın son on gününe denk gelen beş tek sayılı geceden biri olan Kadir Gecesi'nde aldığı söylenir . Oruç , kasıtlı olarak yemek yemekten ve bazen içmekten kaçınmaktır .Tamamen fizyolojik bir bağlamda, "oruç", gece boyunca yemek yememiş bir kişinin metabolik durumu veya bir yemeğin tamamen sindirilmesi ve emilmesinden sonra elde edilen metabolik durumu ifade edebilir. Oruç sırasında çeşitli metabolik ayarlamalar meydana gelir. Bazı tanı testlerinde oruç durumunu belirlemek için kullanılır. Örneğin, bir kişinin son öğünün üzerinden 8-12 saat geçtikten sonra oruç tuttuğu varsayılır. Açlık durumundaki metabolik değişiklikler, bir yemeğin emilmesinden sonra başlar (tipik olarak yemekten 3-5 saat sonra).
     Tanısal oruç, bir sağlık komplikasyonunun, genellikle hipoglisemi araştırılmasını kolaylaştırmak için gözlem altında yürütülen 1 ila 100 saat arasında (yaşa bağlı olarak) uzun süreli açlık anlamına gelir .Aralıklı oruç bazen kilo vermek  için kullanılan ve düzenli oruç tutmayı kişinin diyet programına dahil eden bir tekniktir .
New England Tıp dergisindeki bir makalede, günün 6-8 saatinde gıda tüketip geri kalan 16-18 saatinde yemekten uzak durmak ömrü uzatıyor. Orucun obezite, diyabet ve kalp rahatsızlıklarının tedavisinde bir metot olarak önerilebileceği vurgulanan makalede, bunun için “günlük sınırlı tüketim” ve “haftada 2 gün oruç tutma” olarak 2 yöntem ortaya konuluyor.
       İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan deneylere dayanan çalışma, belirli aralıklara oruç tutmanın metabolizmada yenilenmeyi sağladığı için hücre sağlığını olumlu yönde  etkilediğini ortaya koyuyor.
       Makalede yer alan tespitler arasında, orucun insülin direncini artırması nedeniyle diyabete iyi geldiği de yer alıyor. Ramazan orucunun şeker ve kiloda azalmaya yol açtığını göstermiştir. Yemek sıklığında önemli bir azalma olmasına rağmen, Ramazan ayında LDL'de önemli bir artış ve HDL'de düşüş kaydedildi. Ramazan orucunun serum lipid seviyeleri üzerindeki etkisinin, beslenme diyeti veya açlığa verilen biyokimyasal tepki ile yakından ilişkili olabileceği görülüyor. 81 sağlıklı gönüllü çalışmaya dahil edildi .Deneklerin ortalama yaşı 22.7 idi .Her iki cinsiyette de Ramazan orucu sırasında vücut ağırlığının ve VKİ'nin azaldığını göstermektedir. Ramazan ayında kilo ve VKİ değişiklikleri ile oruç tutulan gün sayısı arasında anlamlı bir ilişki ve korelasyon yoktu. Ramazan ayında oruç sırasında glikoz seviyeleri önemli ölçüde azaldı ve bu etki her iki cinsiyette de benzerdi. Çalışmamızda Ramazan orucundaki glikoz değişikliklerinin VKİ, öğün sıklığında azalma ve Ramazan ayında oruç tutma gün sayısı ile herhangi bir ilişkisi yoktu. Bununla birlikte, glikoz seviyeleri ile kilo değişiklikleri arasında önemli bir ilişki vardı. Ramazan orucu, öğün sıklığının uzun süreli azalmasının vücut metabolizması üzerindeki etkilerini incelemek için mükemmel bir fırsat sağlar. Genel olarak Ramazan orucu, fiziksel aktivite yapma ve bireyin enerji dengesi üzerinde olumsuz bir etki yaratmaz.  Ramazan orucunun gündüz saatlerinde, pratik yapan Müslümanlar kuşkusuz susuz kalıyor, ancak Ramazan ayı boyunca kronik olarak hipohidrasyon yapıp yapmadıkları açık değil. Ramazan ayında üretilebilecek seviyelerdeki olumsuz su dengesine henüz doğrudan sağlığa zararlı etkiler atfedilmemiştir.
Yapılan bir diğer çalışmada da sağlıklı Tunuslu Müslüman kadınlarda Ramazan orucunun antropometrik ve metabolik değişkenler üzerindeki olası etkileri araştırıldı. Toplam günlük enerji alımı değişmeden kalırken, besinlerin kalitatif bileşenleri belirgin şekilde etkilenmiştir. Ne vücut ağırlığı ne de vücut kompozisyonu Ramazan orucundan etkilenmedi. Sonuçlar ayrıca, Ramazan ayında solunum ve enerji harcamasıyla birlikte plazma insülin konsantrasyonlarının azaldığını da göstermektedir. Besin oksidasyon oranlarının sirkadiyen evrimi değiştirildi. Nikthemeronun ışık süresi boyunca yağ oksidasyonu arttı ve karbonhidrat oksidasyonu azaldı. Ramazanla bağlantılı beslenmedeki kalitatif ve kantitatif sirkadiyen değişiklikler, normal vücut ağırlığını ve kompozisyonunu korumak için spesifik metabolik değişikliklerle dengelenebilir. Çalışmaların çoğu önemli metabolik değişiklikler buldu, ancak oruçtan kaynaklanan çok az sağlık sorunu var. Ramazan orucunun gündüz saatlerinde, Müslümanları uygulamak kuşkusuz susuz kalıyor, ancak ramazan ayı boyunca kronik olarak hipohidrasyon yapıp yapmadıkları açık değil. Şu ana kadar ramazanda üretilebilecek seviyelerdeki olumsuz su dengesine doğrudan sağlığa zararlı bir etki atfedilmemiştir.
       Vücuda olan faydaları nedeniyle oruç tutma, günümüzde yalnızca dini anlamda değil, daha sağlıklı ve zinde bir yaşam sürmek için 'aralıklı oruç' adı altında yaygın bir şekilde kullanılıyor. Uluslararası anlamda insanlar genelde aralıklı oruç olarak ifade edilen IF diyetiyle ramazan orucuna benzer bir uygulama yapıyorlar.
Sonuç olarak oruç tutmanın en önemli faydalarına bakacak olursak :oruç tuttuğunuzda, vücuttaki hücreler otofaji adı verilen hücresel bir işlemi başlatır. Bu işlem, hücrelerin parçalanması ve zaman içerisinde hücrelerde oluşan ölü ya da işlevsiz proteinlerin atılmasını sağlar. Otofaji oranının artması kanser ve alzheimer gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Sağlıklı beslenme kuralları ile tutulan oruç, kan şekeri seviyelerinde önemli miktarda azalmaya yardımcı olurken dolayısıyla insülin direncinde de azalmaya sebep olur.Oruç ile ilgili bir diğer yapılan araştırmada diyabetin en önemli komplikasyonlarından biri olan böbrek hasarına karşı koruduğunu da ortaya çıkarmıştır. Bu da gösteriyor ki oruç, tip 2 diyabetine yakalanma riski yüksek insanlar için koruyucudur. Oruç tutmanın vücudun oksidatif strese karşı direncini arttırdığını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, uzun süreli açlığın inflamatuvar belirteçleri azaltarak birçok yaygın hastalığın ana nedeni olan iltihaplara karşı korunmayı sağladığını göstermiştir. Oruç, kalp sağlığını destekleyen faktörlerden iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterolü arttırırken, kötü kolesterol olan LDL ve trigliserid oranlarında düşüşe yardımcı olmaktadır. Yapılan bir araştırmada orucun yağ ve şeker metabolizmasında rol alan ve kalp hastalıkları ve kalp krizine karşı koruyan bir hormon olan Adiponektin’in seviyesini arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Kanser hastalığı, kontrolsüz hücre büyümesi ile karakterize olmuş bir hastalıktır. Oruçlu kişide organizma kendini kontrol etmeye vakit bulur ve böylelikle kanser hücrelerinin oluşumunu başından engellemiş olur. Aynı zamanda kanser tedavisi için uygulanan kemoterapi sırasında ortaya çıkan çeşitli yan etkileri azaltması da orucun faydaları arasında yer alır. Açlık, beyin sağlığı için önemli olduğu saptanan çeşitli metabolik özellikleri iyileştirir. Yapılan çalışmalarda beyin fonksiyonları için faydalı olabilecek yeni sinir hücrelerinin büyümesini arttırabileceğini göstermiştir. Aynı zamanda yetersizliği halinde depresyon ve farklı beyin problemlerine yol açabilen nörotrofik faktör denilen beyin hormonu seviyelerinin artmasına da yardımcı olmaktadır. Alzheimer hastalığı, çoğunlukla ileri yaştaki insanlar arasında görülen çok yaygın bir nörodejeneratif hastalıktır. Bu hastalığın kesin olarak bir tedavisi yoktur. Bu nedenle ilk etapta ortaya çıkmasını önlemek büyük önem taşır. Yapılan bir araştırma, orucun Alzheimer ve Parkinson hastalığının oluşumunu geciktirebileceğini ya da ciddiyetini azaltabileceğini ortaya çıkarmıştır. Oruç sayesinde, uzun süre çalışmayan organların yenilenmesiyle birlikte, vücut dinçleşiyor yani bağışıklık sisteminin en sağlıklı halinde çalışıyor. Hatta Japonyalı biolog Yoshinori Ohsumi’nin araştırmalarına göre bahsettiğimiz “yenilenme” olayı, en yaşlı insanlarda bile yüzde yüz oranda gerçekleşiyor. Orucun faydaları bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve Ohsumi’nin bir diğer kanıtlanmış çalışması ise, açlık esnasında yararlı hücrelerin zararlı hücreleri yok etme konusunda daha fazla uğraştıkları. Kısacası oruç, zararlı hücrelerin vücuttan uzaklaştırılması konusunda da epey fayda sağlıyor.
                                                                                                                                                                  Zeynep Sude Çetin - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi