Stephen Hawking Kimdir?

Stephen Hawking Kimdir?

01.05.21
01
Zeynep Sude  ÇETİN
Zeynep Sude ÇETİN
Tüm Yazılar

 Tam adı “Stephen William Hawking” olan Stephen Hawking, İngiliz bir bilim adamıdır. İlgilendiği alanlar fizik, evrenbilimi, astronomi ve matematik olup bu konularda teorileri bulunur. Genç yaşında yakalandığı ve tedavisi bulunmayan hastalığına rağmen Stephen Hawking çağının en başarılı ve saygın bilim adamları arasında gösterilir. Cambridge Üniversitesi’nde 30 yıl boyunca tam zamanlı matematik öğretim görevlisi olarak çalışmıştır.Hawking 8 Ocak 1942 yılında dünyaya gelmiştir.

  8 yaşındayken Londra'dan 20 mil uzaktaki St Albans'a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Hawking St Albans Okulu'ndan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babası onun tıp okumasını istiyordu, ancak o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi. Hawking daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimi üzerine çalışma yoktu. Cambridge'de danışman olarak Fred Hoyle'u istemesine karşın Dennis Sciamaatanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu.

“Büyük Patlama – Big Bang”den başlayıp kara deliklere uzanan zamanın “kısa” hikayesi. Big Bang denince akla ilk gelen kişilerden biri olduğu için son yıllarda önce adını sonra da kendisini komedi dizisi “Big Bang Theory”de de duymaya başlamıştık. Stephen Hawking sadece dizilerde Sheldon’ın hatalarını bulmakla kalmadı, Einstein’ın eksik bıraktığı bazı şeyleri de tamamlamaya çalıştı. Özellikle kara deliklerle ilgili. Kara deliklerin aslında o kadar da kara olmadığını ileri sürdü. Onların parçacık yaydığını ve bu sayede kütle kaybettiğini söyledi. Bu teorik radyasyona artık Hawking ışıması deniyor. Stephen Hawking farklı gibi görünen dünyaları açıklayacak bir teori geliştirmeye çalıştı. En küçüklerin dünyasındaki kuantum teorisiyle en büyüklerin dünyasındaki genel görelilik kuramını birleştirmeye çalıştı.  Ve bunu yapmaya çalışırken neyi buldu? Kara deliklerin sadece içine bir şeyler çektikçe büyüyen bir dev gibi olmadığını aynı zamanda bu radyasyonla yani kendi adını verdiği Hawking ışımasıyla kütle kaybettiğini. Einstein’ın “izafiyet teorisine” göre kara delikler küçülemezler, yani olay ufuklarının alanı azalamaz. Bu bilim dünyasını şaşırtan yeni bir teori ve işte bu yüzden Stephen Hawking sadece dizilerde boy gösteren bir imajdan ibaret değildi.

1973'de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Stephen Hawking, Uygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979'dan sonra matematik bölümünde Lucasian matematik profesörü oldu. Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlamento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da Isaac Newton'a verilmişti. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olduğuydu. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu.

Stephen Hawking 1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim insanı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Şu anda Hawking, bilimsel uğraşlarında ve günlük yaşantısında çevresinden ve ailesinden büyük destek almaktadır. Konuşmak istediği anda, elindeki elektronik aleti sıkarak, sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına, dakikada ortalama 10 kelimeyi sıralayabilmektedir. Bu sessiz konuşan dehanın, özel bilgisayarının hafızasında yaklaşık 2600 kelime bulunmaktadır. Böylece herhangi bir kelimeyi söylemek istediğinde ekrana yazabilmektedir. Sağlıklı insanların konuşmalarında kullandığı kelime sayısı da 2500 civarındadır. Dolayısıyla Hawking, duygularını ifade etmede kelime sıkıntısı çekmemektedir. Hayatını bir tekerlekli sandalye üzerinde geçiriyor. Neredeyse bilim-kurgu hikayelerinde gördüğümüz kavanozdaki bir beyin gibi yaşıyor hayatı. Konuşma yetisini kaybedince bir bilgisayar yardımıyla iletişim kurmaya başlıyor. Hareket edememesine rağmen son anlarına kadar düşünmeye, çalışmaya, üretmeye devam ediyor. Adeta hayatının sonuna doğru sağırlaşmaya başlayan Beethoven’ın kompozisyonlarına devam etmesi gibi o da bilimsel çalışmalarını aksatmıyor. Stephen Hawking, öğrenme serüvenine Oxford Üniversitesi’nde başladı. “İngilizce konuşan dünya”nın en eski üniversitesidir bu. Kurulduğu tarih tam olarak bilinemiyor ama 1096’dan beri orada sürekli olarak eğitim yapıldığı kesin. Neredeyse 1000 yıldır. Hawking daha sonra Cambridge Üniversitesi’ne geçiyor ve hayatının sonuna kadar orada çalışmalarına devam ediyor. Bu üniversite de 1209 yılından beri faaliyet gösteren bir eğitim kurumu. Hatta öyle ki Isaac Newton da bu okulda profesörmüş. Stephen Hawking, daha önce Newton’un sahip olduğu bir pozisyona gelmiş, bir Lucasian profesörü olmuş. Dünyanın en prestijli akademik ünvanlarından biri bu. İşte yüzyıllardır ısrarla, nesilden nesle devam eden bir öğrenme ve öğretme eylemi, akademik bir geleneğin oluşmasına yol açıyor ve bu gibi bilim insanları ancak böyle ortamlarda yetişiyor.

Ünlü fizikçi en son 25 Kasım tarihinde Vatikan'da "Evrenin Kaynağı" başlıklı bir konferans vermiş ve Papa Francis ile görüşmüştü.
1942 yılında İngiltere'nin Oxford kentinde doğan Steven Hawking, kuantum fiziği ve kara delikler üzerine yaptığı çok kapsamlı çalışmalarla tanınıyor.

Bilimsel araştırmaları 40'ın üzerinde dünya diline çevrilen Stephen Hawking, bilim çevrelerinde Albert Einstein'dan sonraki en büyük dahi olarak görülmektedir.

14 Mart 2018 tarihinde sabaha karşı, Cambridgeİngiltere'deki evinde 76 yaşında öldü. Ailesi ölüm sebebini açıkladı, "huzur içinde öldü" açıklamasını yaptı. Stephen Hawking'in henüz 21 yaşındayken yakalandığı ve tedavisi olmayan ALS hastalığı yüzünden öldüğü düşünülmektedir. Pek çoğunuzun fark ettiği gibi Galile’nin ölümünün 300. Yıldönümünde doğan bu parlak beyin, Albert Einstein’ın doğduğu Pi gününde de ölmüş oldu.

 

Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Stephen_Hawking#:~:text=Stephen%20William%20Hawking%20CH%20CBE,12%20onur%20derecesi%20almıştır.

https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/stephen-hawking-kimdir-stephen-hawkingin-hayati-40637534

https://www.vargonen.com/blog/stephen-hawking-kimdir-hayati-ve-buluslari-nelerdir/

https://barisozcan.com/kimdi-bu-stephen-hawking/