Yarınki Türkiye’nin Kurucuları
07.02.22
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı sonuçlarını
açıkladı. Buna göre, Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31
Aralık 2021 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi
artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı.
Nüfusumuzun yüzde otuzundan fazlası gençler. Yarınlarımızın teminatı
kızlarımız ve oğullarımız. Yarınki Türkiye’nin kurucuları.
Mütefekkir, mutasavvıf, gönül adamı merhum Nurettin
Topçu (1909-1975) Dergâh yayınlarından
çıkan, ‘Yarınki Türkiye ‘ adlı
eserinde şöyle diyor:
“Yarınki
Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek,
sabırlı ve azimli, lâkin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin
maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan
yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu hizmet ehli gençler,
hizmetlerinin mükâfatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemeyecekler,
sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan
dinleyeceklerdir.
Yarınki Türkiye’nin kurucuları, millet ve cemaat uğrunda
fedakârlıklar kabullenenlerin artık bulunmadığı cemiyetimizde, muhtelif simada
insanları şahıslarında birleştireceklerdir. Onlarda Yunus Yavuz’la birleşecek;
Sinan Akif’e uzanacak; Ebu Hanife Hüseyin Avni’yi tebrik edecektir. Ve onların
eseri olan yarınki Türkiye, şu temellerin üstünde kurulacak; Anadolu’nun
toprağından kaynayan bir kan, cemaat için harcanan emek, bin yıllık bir tarih,
otoriteli bir devlet ve ebedî olduğuna inanmış bir ruh...”
Güzellikler gelecekte yaşanmak üzere ertelendiği gibi,
sorulacak hesapların da hep gelecekte sorulacağı söylenir: “Gün gelecek, devran
dönecek falan-filan halka hesap verecek”.
Peki, bugün bizim yapmadıklarımızdan, ihmal
ettiklerimizden biz hesaba çekilmeyecek miyiz, sorgulanmayacak mıyız?
Yarınlarda özlemini duyup, hayalini kurduğumuz
güzelliklere kavuşup-kavuşamayacağımızı ya da bugünkü hesaplarımızı yarınlarda
görüp-göremeyeceğimizi bilmek için herhalde kahin, olmaya gerek yok.
Bütün güzelliklere gelecekte ulaşacağızdır, bunun da
bir bedeli vardır ve işte bu bedel de bugün katlanmak zorunda olduklarımızdır,
bugün çektiğimiz çile ve meşakkatlerdir.
“Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün
yarınları değil midir?”
Yarınların tesisi için bugünlerde yapılaması gereken
ihmal edilirse, yarınlar kurula bilinir mi?
Koskocaman hayır!
Peki, yarınki Türkiye’nin kurucularına nasıl bir miras
bırakacağız. Öncelikli yapılması gerekenlerin özet ile bazıları:
Ülkede siyasi istikrarın
sağlanması,
Hukuk devletinin tesisi,
Tarafsız ve bağımsız yargı,
Belirsizliğin ve risklerin
azaltılması,
Öngörülebilirliğin ve tahmin
edilebilirliğin azaltılması,
Siyasi gerilimin düşürülmesi,
Her türlü keyfiliklere son
verilmesi,
İstihdam ve atamalarda ehliyet
ve liyakatin esas alınması, adam kayırmacılığına son verilmesi,
Kişiler üzeninden değil
kurumlar üzerinden bir sistemin yerleştirilmesi,
Bireysel hak ve özgürlüklerin
garanti altına alınması,
Eğitim fırsat eşitliğin
sağlanması,
Eğitim sisteminde analitik
düşünebilen bir neslin yetiştirilmesi.
Biz bunları yapabiliriz,
yapmaya mecburuz.
Yoksa Rahmetli Necip Fazıl
Kısakürek’in “Gençliğe Hitabesinde, ” Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa
gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara "siz
güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek
Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! " diyecek ve
gerçek Müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasılını gösterecek bir
gençlik...” bir gün karşımıza çıkar tarih önünde bizi yargılar.
Not: Bu yazı 07.02.2022 tarihinde Konya Yenigün Gazetesinde yayınlanmıştır.